Çayda Tasarım Vardır: Lezzetin Mühendisliği ve Sanatı
İyi çay, yalnızca bir tarım ürünü değildir. O, doğayla insanın birlikte tasarladığı, bilgiyle işlenmiş bir deneyimdir. Lazika olarak biz çayı sadece üretmiyoruz; onu düşünüyor, gözlemliyor ve yeniden kurguluyoruz. Bu bakış açısıyla hazırladığımız manifesto, çayın tadında, kokusunda ve dokusunda saklı olan düşünce emeğini görünür kılmak için yazıldı. Çünkü bizce iyi çay, iyi bir fikrin sonucudur.
1. İyi çay bir tasarım işidir
Lazika için çay bir bitki değil, bir tasarım alanıdır. Her bir çay yaprağının topraktan bardağa uzanan yolculuğu, dikkatle inşa edilmiş bir süreci temsil eder. Bu süreçte yalnızca doğanın ritmine değil, aynı zamanda duyulara, sezgilere ve bilimsel bilgiye de kulak verilir. Çayın kokusu, rengi, lezzeti; hepsi belirli kararların sonucudur. Yani çayda rastlantı değil, tasarım vardır.
Bilimsel olarak da çayın tadını ve kalitesini belirleyen süreçlerin büyük kısmı işleme aşamasında şekillenir. Örneğin, Journal of Food Science’ta yayımlanan 2021 tarihli bir çalışmaya göre, çaydaki aroma profili, polifenol oksidasyonu ve enzim aktivitesiyle doğrudan ilişkilidir. Bu faktörler, çayın karakterini belirlerken aynı zamanda onun sağlığa katkısını da etkiler. Dolayısıyla tasarım, sadece bir estetik kaygı değil, aynı zamanda biyokimyasal bir hassasiyettir. Lazika’nın iyi çay anlayışı da bu dengeye dayanır.
2. Toprak seçimi, iklim seçimi, yaprak seçimi, toplama zamanı, soldurma, kıvırma, kurutma, harman dengesi…
Her aşama, iyi çayın formülünde birer denklem gibidir. Toprak mı asidik mi, güneş kaç saat vuruyor, nem oranı kaç? Yapraklar sabah mı toplanıyor, yoksa akşam mı? Kıvırma işlemi ne kadar sürüyor? Bu sorular, çayın kaderini belirler. Lazika’da her üretim süreci, bu unsurlar arasında kurulan doğru dengeyle başlar.
Bilimsel araştırmalar da bu dengeyi destekler. Soil Science Society of America Journal'a göre, Rize bölgesindeki asidik toprak yapısı (pH 4.5–5.5), çay bitkisinin flavonoid üretimini destekler. Ayrıca Plant Physiology and Biochemistry (2019) dergisinde yayımlanan çalışmalara göre, ilkbahar aylarında (özellikle Nisan-Mayıs) yapılan hasatlarda kateşin seviyesi en yüksek düzeye ulaşır. Bu da çayın hem tadını hem de antioksidan değerini yükseltir. Lazika'nın seçimleri bu bilgilere dayanır ve her bir detaya saygı gösterir.
3. Hepsi bir tasarım problemidir.
Çayın üretim sürecindeki her adım, bir diğerini etkileyen bir problem çözme zinciridir. Yani bu sadece hangi yaprağın seçileceği değil, o yaprağın nasıl soldurulacağı, hangi sıcaklıkta kıvırılacağı, ne kadar süre kurutulacağı gibi birbiriyle ilişkili soruların doğru cevaplarını bulma meselesidir. Lazika bu süreci bir sanatçı ve bir mühendis gibi düşünerek yürütür. Çünkü her karar, diğerini biçimlendirir.
Bu yaklaşım, sistem biyolojisiyle örtüşür. Trends in Food Science & Technology (2022) dergisinde yer alan bir çalışmaya göre, soldurma süresindeki birkaç derecelik fark bile çayın enzim aktivitesinde ciddi değişikliklere neden olur. Bu da aromayı, rengini ve nihai lezzetini etkiler. Yani çay üretimi, sabit kurallarla değil, değişkenlerin birlikte düşünüldüğü bir tasarım problemidir. Lazika’nın farkı da bu karmaşıklığı içselleştirmesinde yatar.
4. Dev fabrikalarda üretilen çaylar fabrikasyondur, seri üretimdir. Ölçekleri gereği, özenli bir tasarım sürecinden geçemezler.
Endüstriyel çay üretimi, genellikle verim, hız ve maliyet ekseninde şekillenir. Bu üretim tarzında çay, karakterinden çok, standartlara uyan bir ürün haline gelir. Her ne kadar büyük hacimler üretmek ekonomik açıdan fayda sağlasa da, lezzet, detay ve özgünlük çoğu zaman bu uğurda kaybolur. Lazika olarak biz, küçük ölçekli üretimi tercih ediyoruz çünkü çayın ruhu ancak bu şekilde korunabilir.
Industrial Crops and Products (2018) dergisinde yer alan verilere göre, seri üretim sırasında kullanılan hızlı kurutma ve oksidasyon teknikleri, çaydaki uçucu aroma bileşiklerini %30–40 oranında azaltır. Ayrıca bu çaylarda polifenol oranları da düşüktür. Bu da hem lezzetin zayıflamasına hem de sağlığa katkının azalmasına neden olur. Lazika, tasarıma alan tanımayan bu sistem yerine, zamanla olgunlaşan ve doğayı bozmadan işlenen bir çay modelini benimser.
5. Sadece doğal olması da bir çayı iyi yapmaz. İyi tasarlanmamış çay, bir demet ot yığınıdır.
Doğal olmak, iyi olmak için yeterli değildir. Tıpkı işlenmemiş bir kumaş gibi, çay da doğru dokunmadan ve şekillendirmeden bir anlam taşımaz. Bir çayın organik olması, onun içilebilir ve keyifli olduğu anlamına gelmez. Lazika için doğallık, yalnızca başlangıç noktasıdır. Asıl önemli olan, o doğallığın nasıl işlendiğidir.
International Journal of Food Science (2017) yayınlarına göre, bazı organik çaylar yanlış işleme teknikleriyle üretildiğinde, yüksek tanen içeriği nedeniyle acılaşmaya eğilim gösterir. Bu da tüketici deneyimini olumsuz etkiler. Lazika, doğallığı bir sürecin parçası olarak görür; bitmeyen bir sonuç değil. İyi tasarlanmadıkça, en doğal çay bile yalnızca yapraktır.
6. İyi tasarlanmış bir çayın tadını daha çok kişi çıkarabilmeli.
İyi çay, yalnızca gurmelere ya da elit tüketicilere ait olmamalı. Lazika’nın amacı, özenle tasarlanmış bir çayın daha fazla kişiye ulaşabilmesini sağlamaktır. Herkesin içtiği çay, bedenine iyi gelsin, ruhunu tazelesin isteriz. Bu yüzden üretim sürecimizi hem nitelikli hem de ulaşılabilir kılmaya çalışıyoruz. Çay herkesindir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün çay tüketimiyle ilgili yayımladığı rapora göre, düzenli olarak iyi işlenmiş çay içmek kalp sağlığını destekler ve antioksidan seviyesini artırır. Ancak bu faydalar, yalnızca doğru üretim teknikleriyle elde edilen çaylarda ortaya çıkar. Lazika, hem bu bilimsel faydayı gözetir hem de damak tadını önemser. Çünkü iyi bir şey, yalnızca “var olan” değil, “paylaşılan” şeydir.
👉 Lazika çaylarını keşfetmek için buraya tıklayın.
Sevgiler Aleyna