Bozayı Fırtına’nın Yaratıcısı Ayşe ve Hatice ile Seramik ve Çay Üzerine
Karadeniz’in neyi meşhurdur? Çayı, fındığı ve çılgın-azimli, çalışkan kadınları. Karadeniz kadının çalışkanlığı genelde çay, fındık tarımı üzerinden tanımlanır. Bu doğru elbet ama yeterli değil. Ayşe ve Hatice’nin hikayesi bunun çok güzel bir örneği. Yıllar önce göç edilen dede memleketine geri dönen, Çamlıhemşin’de köy kahvesinin tam karşısında bir seramik atölyesi açan, yeldeğirmenlerine savaş açmış iki kız kardeş Ayşe ve Hatice. Anadolu’ya tersine göçün en güzel örneklerinden biri onlar. Dünya standartlarında bir seramik sanatı girişimi Bozayı. Hem de Çamlıhemşin’de.
Lazika severler tanıyorlar aslında Boz Ayı ve onun muhteşem seramiklerini. Cafe Lazika Maslak’da kullandığımız kahve fincanlarımız onların tasarımı. Lazika’nın sosyal medya fotograflarında Hatice’nin maharetli ellerini ince belli bardak veya Lazika çay poşetlerini tutarken görebilirsiniz. Muhteşem bir Hemşin evi mekan olarak karşınıza çıkmışsa eğer çok yüksek ihtimal Hatice ve Ayşe’nin Mollaveis köyünde olan evleridir o. Çok konuştuk, şimdi konuşma sırası maharetli ellerin sahibi Ayşe ve Hatice’de.
Kendinizden ve Bozayı sürecinizden bahseder misiniz?
Ayşe Ergüner: Ben Gazi Üniversitesi seramik bölümü mezunuyum, uzun yıllar kendi atölyemde sanatsal işlerimi devam ettirdim, daha sonra Hatice’yle birlikte çalışmaya başladık, zaten hep hayalimiz olan Fırtına Vadisi’ne geri dönme fikri ortaya çıktı, kendi özgür alanımızda bir şeyler üretip satma fikri çok hoşumuza gitti böylece Bozayı’nın temellerini atmış olduk.
Hatice Ergüner: Ben özel sektörde finans alanında çalışıyordum ve yaptığım işte mutlu değildim, istifa ettim, bu süreçte Ayşe’yle sürekli köyümüzde bir atölye kurmanın hayali vardı. Çok çalışıp hayal ettiğimiz şeylerin peşinden gittik ve Bozayı’yı bu güne getirdik.
Ayşe Ergüner bir seramik sanatçısı olarak ürettiğin heykeller çok etkileyici ve özgün. Onları bu kadar özgün yapan esin kaynağın nedir?
Yalnızca heykellerimde değil, yaptığım tüm işlerde doğadan besleniyorum. Yaptığım devinimli formların ve figürlerin hepsi doğanın bir taklidi. Bununla birlikte heykellerimde av hayvanlarının çaresizliğini ve hayali başkaldırışlarını da çalışıyorum.
Lazika için ürettiğiniz kupaların çok hayranı var, satış kısmına koyduğumuz bölümde de çok kısa bir süre içinde tükendi. Bozayı’nın çay ve kahve için seramik ürünler üretirken en önemsediği noktalar nelerdir, sıcak bir içeceğin kabının tasarımı nasıl olmalıdır?
Kendimiz yaparken ve kullanırken keyif almıyorsak o ürünü satışa koymuyoruz, bence püf noktası bu. Tutuşu, ergonomikliği de önemli. Sıcak içecekler içilirken fincan genellikle iki elin avuç içiyle tutulup ısınmaya yardımcı olur, yaptığımız fincanlarda bunu da göz önünde bulunduruyoruz.
Çay üreticisi misiniz? Çevrenizdeki çay üretimine baktığınızda bölgede manzara nasıl görünüyor, Ayşe ve Hatice’nin gözünden çayın memleketinde yaşamak nasıl bir şey?
Hiç bir zaman büyük çay bahçelerimiz olmadı. Biz küçükken dedemin her bir yaprağını özenle kopardığı küçük bir çay bahçesi vardı, hala da duruyor, bizim için nostaljik bir anlamı yalnızca. Burada zaman çaya göre akıyor, ilk sürüm zamanı, bahçelerin temizliği, hasat zamanlarının telaşı… Burada tüm işler çaya göre planlanıyor.
Çay içmeyi en çok sevdiğiniz yer neresi?
İlk sırada evimizin verandası var, vadiye karşı çok güzel bir manzaraya bakarak çay içmenin keyfi başka bir yerde yok. Bir de dükkanımızın balkonu çay içmek için çok keyifli.
En çok hangi çayları içmeyi seviyorsunuz?
Hatice Ergüner: Benim favorim bergamot aromalı siyah çay.
👉 Bergamotlu Siyah çaylarımızı keşfetmek için tıkla